Bir Fasit Daire

9 Kasım 2015 Pazartesi

| | |

              
 
 


         Cemafer'in ölüp ölüp ölemediği, son nefesini bir zurnaya üfleyerek ölümsüzlere karıştığı ; Hasret'in bir su damlası gibi damlaya damlaya dolup evine sığamayıp ,taşıp sızarak nehire karıştığı , nehirle birlikte Zarif'e Zarif'le birlikte yine nehire ulaştığı ; Zarif'in göçerlikten vazgeçenlere inat, içinde akan nehrin hipnozundaki ruhuna uyup, durmadan yorulmadan yürürken, Hasret'e çarpıp onu da seline kattığı ;Semine kadının şalvarının paçasının hiç kurumadığı ;ışıklı arabaların kendi halinde zararsız insanları , içi dışı fesatlarla birlik olup dertop edip götürdüğü ; Sevgül'ün sevmediği bir adamla evlenmektense ölümü sevdiği ; Kasım Emin'in Sedef diye yanışından sebep , şu kemiği olasıca dili "Aşkın mabedi de tendir hadisi de " deyince cümle alemin kendisine düşman kesildiği ; Hasret'in babasının hayata katlanabilmek için içtiği şarap şişelerinden yaptığı çemberin içine, tıpkı hayata sıkışıp kaldığı gibi hapsolduğu ; Melahat'ın Hasret'i ruhunun derisini bile soyana kadar haşlaya haşlaya yıkadığı ;her derde deva olsun diye her yerde zurnanın çalındığı ; kırk ölmüşlerin toprağından kırk bir çeşit ot toplanıp, Şeytan Nehri'nin suyunun kırk bir kez kafadan aşağıya boca edildiği ; öğretmenlikten atılıp bağ evinde inzivaya çekilmiş Hasan Hoca'nın ,ordan burdan topladığı el yazması mektupların sırrını çözüp Kel Şehrin derdine derman aradığı ; hatta Kel Şehrin tüm insanlarının insanın insana ettiği zulme şahit olup yıkılmayıp ayakta durma taklidi yaptığı bir öykü mü aramıştınız? İşte aradığınız her şey hatta daha fazlası Bir Fasit Daire 'de.  Bu fasit dairede döner döner kendinizi mi kaybedersiniz, yoksa daire sizi döndürüp döndürüp savurur mu kendi içinizdeki boşluğa, bunu okuduktan sonra göreceksiniz.
 
 
 

 
           Kitabevine gidip kitap almak biz kitap severler için inanılmaz bir keyif. Orada sizi bekleyen kitaplarla kavuşmanın hazzı tarifsiz. Ben bir şekilde gelip beni bulan kitapları da çok seviyorum. Bir Fasit Daire de bana gelen kitaplardan biri. Daha önceki yazılarımda ortak paydalarımdan birinin de kitaplar olduğu dostlarımdan bahsetmiştim size. Bu dostlarımdan biri " ki kendisi de çocuk kitapları ile ilgili şahane tavsiyelerde bulunan bir blogger " Hayriş , meslektaş olmaktan da gurur duyduğum dostum. "Bir kitap var elimde çok seveceksin." deyip tutuşturdu elime bu kitabı. Yine bir meslektaşımız tarafından yazılmış bu nefis öykü kitabı gelip, beni buldu işte.
          Iyi ki buldu çünkü öyle çok kapı açtı ki bana. Öncelikle yıllarca belki de birbirimize paralel yaşadığımız ama hep teğet geçip bir türlü kesişemediğimiz değerli bir dostla birleşti yolum. Kitabımızın yazarı sevgili Berna Durmaz , uzun uzun söyleştiğimiz o keyifli günde yazma hevesime körük oldu adeta. Ha bir de okurken memleketimin insanlarını ne çok sevdiğimi ve farkında olmadan nasıl gözlemlediğimin anlamamı sağladı bu kitap. Her bir karakter gözümün önünde canlandı. Ben okumadım adeta o insanların arasına girdim de yaşadım herşeyi.
 
 
 
            Öyle güzel bir dille yazılmış ki tüm öyküler her cümlede çok lezzetli bir şey yemişsiniz gibi tadı kalıyor damağınızda. Karakterler  yalın  ama çok derinlikli. Her biri birer roman kahramanı olabilir uzun uzadıya. Kısacık bir öykünün bu kadar içimize işlemesi kesinlikle yazarımızın başarısı. Insan yirmi sayfa önce tanıştığı birinin ölümüne üzülür de özler mi onu? Özlüyorsunuz işte. Ben mesela şimdi ilk okumada her ne kadar nefret ettiysem de Hasret'in annesinden eminim ki yakından tanısam ondan dinlesem hikayesini , severdim onu da. Akıcı dili, lezzetli betimlemeleri , ustaca kelime oyunları ile hayranlıkla okuyacağınız blr kitaptan bahsediyorum size. Ortalıkta dolaşıp burnumuza sokulan kitapların değil ,  saklı kalmış güzelliklerin peşin de olmamızın gerekliliğini ve önemini anladım mesela bir kez daha. Çok etkiledi beni evet. Ve buna şeyi sadece 119 sayfada yaptı.
 
 
 
         Kendinize bu güzel deneyimi mutlaka armağan edin diyorum. Bakın TÜYAP hala devam ediyorken Can Yayınları'na mutlaka uğrayın ve edinin bu kitabı. Yoksa Karakuralar peşinizi bırakmaz:) Onlar ne mi ? Okuyacak ve tanışacaksınız ,çünkü biliyorum ki çok merak ettiniz bu kitabı. Ettiniz ettiniz haydi itiraf edin:) Daha ilk sayfalardan anlatılanların arasında dolaşıyor, sanki okumuyor da yaşıyor gibi hissetmezseniz ben burdayım. Ay dayanamadım yazıcam sonra da susmam gerek yine çok konuştum çünkü Cemafer'in son sözlerine kulak verin hele.
 
" Ne yüzler ne insanlar gelir geçer de bir zülüm kalır yer yüzünde. Bir fasit dairedir zulüm , kuyruğunu yutmuş yılan. Döner döner tekrarlanır, döner döner tekrarlanır, döner…"
 

0 yorum:

Yorum Gönder