Bu gece yazmalıyım. Kitabım bitti. Blog yorum bekler. Ancak ben bu kitaptan sonra ne yazacağımı hiç ama hiç bilmiyorum. Ne diycem ben şimdi size? Okuyun mu ? Okumasanız da olur mu? Neyse ben kitaptan bende kalanları yazayım da siz karar verin okuyup okumayacağınıza...
Kafamda Bir Tuhaflık tuhaf bir hikaye. Bir aşk hikayesi aslında ama bi taraftan da taşradan büyük kente ekmek parası için gelen insanların hüzünlü hikayesi. Mevlüt'ün babası ile birlikte geldiği İstanbul, bi çok insana yaptığı gibi onun da hayatına hiç beklenmedik yollar açacak kimimize göre bir İstanbul'a sığışma , kimimize göre de tuhaf bir aşk hikayesine tanıklık etme şansı verecek bize.
İstanbul'un parsel parsel ele geçirildiği gecekondu kültürünün yerleşip zamanla geliştiği semtlerinde yaşanıyor hikayemiz. 40 yıllık bi zaman diliminde Istanbul'a dışardan gelip çeşitli yollarla zengin olanlar , mal mülk kişisel çıkarlar uğruna en yakın akrabasını satanlar , İstanbul'un hem çehresinin hem de sosyo-kültürel yapısının gün gün değişmesi , "seni yenicem İstanbul " ya da belki " sana yenilmiycem İstanbul" diyen Mevlüt'ün yoğurtçuluk , pilavcılık, dondurmacılık , otopark bekçiliği , elektrik tahsilatçılığı ama en çok ta boza satarak kendi kaderini yaşamasının hikayesiydi okuduğum.
Mevlüt , kitabımızın ana karakteri olmasına rağmen kimselere hayır diyemeyen , sessiz sakin, hep kabullenici tavrı ile bende kitap boyunca en az konuşan kişi olduğu izlenimi yarattı. Mevlüt konuşmuyor sadece yaşıyor...Arada bozaaaaaa diye bağırıyor , hayata haykırır gibi , hepsi bu.Yaşantısındaki herşey onun kontrolü dışında gelişiyo ,hayat akıyor Mevlüt bakıyor sanki :)
Netice itibariyle oldukça yoğun geçen bir yaz tatilinin çoğu boyunca elimde sürüklenen bu kitapla ilgili son kararı siz vereceksiniz.Okuyun ve görün.Okuması kolay ,akıcı ve keyifli deyip gerisini size bırakıyorum...
kaynak |
Orhan Pamuk hakkında daha fazla bilgi için bi göz atın
1 yorum:
teşekkürlerrrr
Yorum Gönder