Her sabah bir yudum kahve, bir yudum kitap...

28 Ekim 2015 Çarşamba

| | | 0 yorum
 
 



Merhabalar,
 
FOLX Digital yeni bir sosyal girişim başlatmış. Şimdiden binlerce abonesi olmuş.Bizlerden de destek bekliyorlar. Ben abone oldum. Proje ile ilgili  mailde yollanan basın bültenini sizlerle paylaşmak istiyorum. Zaten bültende proje ayrıntılı olarak  anlatılmış. Abone olmak bir iki saniye sürüyor, bir mail adresiniz olması yeterli. Haydi siz de destek olun bu projeye ve abone olun...Şimdiden desteğiniz için teşekkürler...

"
Her sabah bir yudum kahve, bir yudum kitap!

Biryudumkitap.com, her sabah en iyi hikayelerden ve romanlardan 5 dakikada okuyabileceğiniz en iyi pasajları e-posta kutunuza gönderen bir girişim. Sisteme abone olmak için www.biryudumkitap.com üzerinden e-posta adresinizi bırakmanız yeterli. 'Her sabah bir yudum kahve, bir yudum kitabın kalbe iyi gelir' fikri ile yola çıkan girişim, şimdiden sosyal medya üzerinden yüzlerce aboneye ulaştı. 1 Aralık 2015'te ilk pasajları abonelerine ulaştıracak olan Biryudumkitap, bütün kitap aşıkları için tamamen ücretsiz ve her zaman da ücretsiz kalacak.

Memlekette okumaya zaman bulamama, ne okuyacağını bilememe gibi sorunları çözmeye odaklı girişim, popülerite değil; edebiyat kaygısı güdecek. Sadece edebiyat dünyasının tanınmış yazarlarından değil, genç kalemlerin de eserlerinden pasajlar yayımlayacak. Çoğunlukla Türk Edebiyatı'na yer verilecek olan içeriklerde zaman zaman dünya edebiyatından da izler olacak.

Biryudumkitap.com, uzun süre Kitapyurdu.com ve iki dijital ajansta çalıştıktan sonra kendi dijital ajansı olan FOLX'u kuran Alparslan Demir'in ve ekibinin 'kurumsal girişimcilik' ürünü. Belirli bir abone sayısına ulaştıktan sonra yayınlanacak olan iOS, Android ve Windows Phone platformlarında çalışacak mobil uygulaması da FOLX stüdyolarında geliştirilmeye başlandı. Siz de abone olmak için yalnızca adınızı ve e-posta adresinizi www.biryudumkitap.com üzerinden paylaşabilirsiniz. Girişim hakkında gelişmelerden haberdar olmak için http://twitter.com/biryudumkitapp hesabını takip edebilirsiniz."

Neden İkizlerle Okuma Halleri?

26 Ekim 2015 Pazartesi

| | | 1 yorum






          Blogumun adı İkizlerle Okuma Halleri biliyorsunuz.Bunun sebebi ikizleri olan bir annenin nasıl okuduğunu vurgulamak değildi.Blog yazmaya başladığımda okumayı henüz öğrenmiş ikizlerimin ,biraz daha büyüdüklerinde okudukları kitapları burada paylaşmalarıydı amacım.İşte o zaman geldi.Artık oğlum ve kızım bloga yazacak kadar iyi okur oldular çok şükür. Benden yardım alacaklarına söz vererek yüreklendirdim onları ama sanıyorum gerek kalmayacak.Benim de desteğimle iki minik yazarı olacak blogumun.



       
       Böylece blogumda artık sadece sizler için değil çocuklarınız için de kitap önerilerimiz olacak.Hem de çocuk gözüyle, çocuk diliyle.Oğlum ve kızım okuyacak, sizin için yorumlayacak okudukları kitapları.Umarım en az benim kitaplarım kadar seversiniz onların kitaplarını ve yazılarını da .Bu açıklama yazısını da yaptıktan sonra sizleri  minik blog yazarlarımızla başbaşa bırakmak  istiyorum...Önce size kendilerini tanıtsınlar...






YAREN


         Merhaba , ben Yaren. 9 yaşındayım.İlkokul 3. sınıfa gidiyorum. Okulu ve derslerimi çok seviyorum.Boş zamanlarımda bebeklerimle oynamayı seviyorum.Benim en çok sevdiğim şeylerden biri de kitap okumak.Annem bize daha bebekken bile kitap okurdu.Artık kendim okuduğum için mutluyum.Okuduğum kitapları sizin için anlatmaya çalışacağım.Heyecanlıyım ve mutluyum.








 

  EREN




           Merhaba , ben Eren. 9 yaşındayım. İlkokul 3. sınıfa gidiyorum. Ben de bilgisayar ve tablet oyunlarını çok seviyorum.Ama kitap okumayı daha çok seviyorum.Sizlere okudukça kitaplarla ilgili düşüncelerimi yazacağım.İlk kez blog yazacağım için çok heyecanlıyım. Anneme teşekkür ediyorum.O gerçek bir kitap kurdu.Biz de minik kurtçuklar:)








      İşte böyle...Bakalım neler okuyacak neler paylaşacaklar sizinle...Onlar çok keyifli başladılar bu işe inşallah aynı heyecanla devam ederler...Çocuklarımın da okuma alışkanlığı kazanmaları beni sonsuz mutlu ediyor.Ah annelik sen ne güzel şeysin ...

Dadı İle Buzdağı

21 Ekim 2015 Çarşamba

| | | 0 yorum
 
 




               Okuması çok keyifli ama anlatması zor bir kitabı anlatmaya çalışacağım şimdi ana hatları ile size. Ana hatlarıyla diyorum çünkü ayrıntıya girersem işin içinden çıkamam ve tüm kitabı anlatmak zorunda kalırım. Kitap aslında mektup şeklinde yazılmış.Hatta dünyanın en uzun intihar mektubu. Ana karakterimiz Gabriel sanal desek daha doğru olan kız arkadaşı Janice'e yazıyor mektup şeklindeki e-postayı.
               Şimdi size bu iki isimden başka hiç isim vermeden karakterlerden hiç bahsetmeden anlatacağım bu fantastik hikayeyi.Zaman zaman blogumu  okuyanlardan "Eee ben kitabı okumuş kadar oluyorum zaten. "diyenler oluyor o yüzden bu kez biraz gizem yapacağım.


 
           Şili'deki askeri darbeden sonra beş yaşındayken annesiyle birlikte Şili'den  ayrılıp Manhattan'da gelen bir çocuk var. Çocuğun odasında duvarında bir Che Guevara posteri asılı. Bu posteri annesine her sorduğunda "Hazır olduğunda anlatırım , o olmasa sen de olmazdın. "cevabını alıyor çocuk. Çocuğun babası yok yani var da  yok.74 darbesinden sonra onlar sürgüne giderken Şili'de kalmış. Babasını çok bilmiyor çocuk ,tanımıyor. Her hafta gelen mektupların içinden çıkan bir fotoğraf sadece, annesinin anlattığı garip hikayenin kahramanı. 
         Yıllar geçip çocuk yirmi dört yaşına gelince annesi olan biteni anlatıyor oğluna. Yıllar önce Che Guevara toprağa verildiği gece ana rahmine düştüğünü, varoluşunu Che'nin ölümüne bağlı olduğunu söylüyor.Che ölmeseymiş babası annesi ile karşılaştıkları  mitinge gelmeyecekmiş çünkü. Ertesi gün babasının arkadaşları ile girdiği garip iddiayı da anlatıyor annesi ona. Babası annesiyle evlenmeden önce arkadaşlarıyla iddiaya giriyor.Yirmi beş yıl boyunca her gün bir kadınla birlikte olursa iddiayı kazanacak. Bir diğer iddiacı devletin en güçlü bakanı olacağım yirmi beş  yıl sonra diyor. Bir diğeri ise  yirmi beş yıl sonra tüm kıtanın sosyalist olacağını söylüyor. Her üçü için de bu iddia şeref namus meselesi haline geliyor ve bu iddiayı kaybetmemek için her yola başvuruyorlar. Annesiyle evlendiklerinden  kırk gün sonra anne hamile olduğunu anlayıp eşi ile birlikte olmak istemeyince babası iddiayı kaybetme korkusu ile gidip başka bir kadınla birlikte oluyor. Eve dönünce karısına iddiayı anlatıyor.  Şili'de boşanmak yasak olduğu için evlilik kağıt üstünde devam ediyor. Anne çocuğunu da  alıp ayrılıyor ülkeden.






                Bu arada yıllar geçiyor.Baba iddiayı kaybetmemek adına her gün bir kadınla birlikte olurken büyüyüp delikanlı olan oğlu hala bakir. Çünkü babasının lanetinin üzerinde olduğunu düşünüyor. Bunu ancak babası ile yüz yüze gelerek kaldıracağına inanıyor. Oğlan ve annesi yıllar sonra Şili'ye geri dönüyorlar. Çocuk babası ile arasındaki uçurumu kapatmak yeniden baba oğul olabilmek çabasında. Ancak bu sanıldığı kadar kolay değil. Artık mesafe olarak çok yakın olsalar da bir sürü insan var aralarında. Ha bu arada söylemeyi unuttum, çocuğun babası girdiği iddianın garipliği yanında yaptığı iş ile de enteresanlık sınırlarını zorluyor.  Ailelerinden kaçan çocukları özel yeteneği sayesinde buluyor ve ailelerine dönmeye ikna ediyor. Hatta çocuğun annesi de zamanında ikna ettiği çocuklardan biri. İkna edemediği çocukları misafir ettiği bir evi var. Evlerine dönmek istemeyen çocuklar onun yanında kalabiliyor.
 
 
 
 
 
 
 
           Baba ile oğlunun arasına bir şekilde girmeyi başaran bir amca , bir amca yarısı, bu amca yarısının afeti devran kızı ,babasının bulup kurtardığı ve neredeyse oğlunun yerine koyduğu kaçak bir çocuk , bir dadı ,daha başka bir sürü kişi ve hatta herkesin havaya uçurmak için can attığı bir buzdağı. Yani yıllar sonra döndüğü Şili'de gerek siyasi gerek özel hayatta tam bir karmaşa söz konusu. Bizim oğlan hala bakir , ama fena halde aşık bu arada. Kime mi ? Söylemem:) Ancak ondan uzak durması konusunda birçok kişiden uyarılar alıyor. Alın size ipucu. 

         İşte durum böyle böyleyken fuarda sergilenmek üzere bir buzdağının Antartika'dan kesilip Şili'ye getirilmesi planlanıyor. Bu arada gelen gizemli notlar gelecek olan buzdağının havaya uçurulacağı yönünde tehditlerle dolu.  Şimdi buzdağı tamam diyorsunuz da dadı nerede? Dadı  hani devlet gibi kadın denir ya öyle bir kızılderili yerlisi. Kimin eli kimin cebinde belli değil durumları çokçayken hikayemizde ,bu dadı aslında en başından beri her şeyi ama her şeyi biliyor. Herkesin hızlı hareket ettiği ,yüksek sesle hararetli hararetli konuştuğu  Meksika dizilerinde bir bilge kadın olur ya, onu izler gibi oluyoruz anlayacağınız.
          Arka fonda Pinochet sonrası Şili'ye bulabileceğiniz bu karman çorman ama şahane hikayeyi mutlaka okuyun derim. Ha bir de şunu söyleyeyim bu buzdağı olayı tarihsel bir gerçek yazar oradan yola çıkarak yazmış romanı. Ama ben yaptığım araştırmalarda sizlere sunacak bir kaynak bulamadım.
 
       Son olarak bakın kitabın arka kapağında kısaca nasıl özetlenmiş hikayemiz. Tıklayın hemen...

        Kitabın çok başarılı  bir kapak tasarımına denk geldim ve sizlerle de paylaşmak istedim ...

 
 
 
      Okuduğum ilk Ariel Dorfman kitabıydı dolayısıyla yazarla da ilk kez tanıştık.Okuduğum son Dorfman kitabı olmayacak eminim. Ben çok sevdim. Siz de merak edersiniz diye buyrun yazarımız. Tıklayın lütfen.





 
 
 
Kitabın anahtarı Che Guevara'yı bilmeyen yoktur ama hadi bi kez daha bakalım kimdir Che ?
kaynak: http://tr.forwallpaper.com
 
 
 
 
Gabriel annesine babası ile ilgili sorular sorduğunda annesinin kaçış yolu olarak kullandığı eseri de dinlemek ister misiniz?. 

 
 
 
Kitapta sıkça adı geçen bir müzüik grubu Inti-Illimani.Bu kitabı okurken dinlemek için ideal...