Sizin Hiç Maviniz Var mı?

19 Kasım 2015 Perşembe

| | |


 
 
 
 
              Sevgili Özge,

             Sizin Hiç Maviniz Var mı'yı  okurken hissettiğim samimiyete istinaden ilk kez kitapla ilgili düşüncelerimi yazmak yerine bir kitabın yazarına mektup yazıyorum. Hani demişsin ya , bu kitabı en çok kadınlar okusun istiyorum diye, kitabını okurken kadın olduğum için, anne olduğum için binlerce kez şükrettim ,yaşadıklarını bir kadın, bir anne gözüyle okuyup seni yürekten anlama, acını sıkıntını paylaşma şansım olduğu için... Ve yine senin de tam olarak istediğin gibi sağlıklı çocuklara sahip bir anne olduğum için her satırında şükrettim yaradana.

            Seni , ben de herkes kadar haber bültenlerinden tanıyordum. Ama çok fazla televizyon izleyen biri olmadığım için yaşadıklarından, Dağhan'dan haberdar değildim. Yazdıklarını,yazgını okudukça gücüne, samimiyetine, açık yürekliliğine, kendinle barışık olmana, başına gelenleri kabullenişine, Dağhan'ın annesi oluşuna, sanırım en çok da buna , hayran oldum. Her sayfada daha çok büyüdün , kocaman güçlü bir kadın oldun gözümde.    

            Aslında en zor şey insanın kendini anlatması. Çünkü kendimize karşı dürüst olmak hem önemli hem de bazen zor. Nasıl açık yüreklilikle, nasıl cesurca kaleme almışsın kendini. Hani umrunda olur mu bilmem ama cidden ayakta alkışlıyorum seni.

             Kendimizi hep güzel, mutlu, mükemmel göstermeye çalıştığımız bir dünyada yaşıyoruz. Facebook arkadaşlarımız, instagram takipçilerimiz bizi prenses peri sanıyor. Hep parlak ışıklar saçan gülümsemelerimizle, mükemmel makyajımızla, dört dörtlük hallerimizle karşısındayız onların.
    
          Sen , güçlü kadın... En yumuşak karnını açmışsın bu kitapta herkese. Üstelik bunu "Benimle benzer şeyler yaşayanlara bir umut olur belki ." diyerek yapman muhteşem. Sana yürekten ,kocaman sarılıyor ve tebrik ediyorum.

        Ben de anneyim. Dağhan gibi 2007 doğumlu ikizlerimin annesiyim. Bazen düşünüyorum da galiba en çok onların annesiyim şu dünyada. Senin hikayeni okurken eskilere döndüm. Hamile olduğumu öğrendiğim anı anımsadım. O anki tarifsiz mutluluğumu. Sonra çoğul gebelik olduğunu öğrendiğimdeki şaşkınlığım geldi aklıma. Yok canım demiştim kan testi sonucu 425 çıkınca. Mahallemizdeki polikliniğin laborantı bu kadar erken bir haftada bu değer çoğul gebeliğe işaret demişti de ciddiye almamıştım. Sonra yapılan muayene ve evet burada ikinci bir kesecik daha var cümlesi. O anki şaşkınlığım , mutluluğum, bi yandan endişeler. Sanırım ancak yaşayanların anlayabileceği duygular. Hemen arkasından çoğul gebeliğin riskleri, önümüzdeki dokuz ay boyunca başıma gelebilme ihtimali olan aksilikler sıralandı. Ürktüm ama içimden bir şey sen bunu başarırsın diyordu. Çok kilo alacaksın belli bir aydan sonra, zor yürüyeceksin, oturup kalkamayacaksın dediler. İnandım, korktum.Oysa karnımdaki iki bebeğe rağmen sadece yirmi kilo aldım ve doğuma gitmeden önceki gün toz alıp neredeyse cam silmeye kalkışan da bendim.

         Çok şükür hiç sorun yaşamadan şahane bir hamilelik süreci geçirdim. 2007 Nisan'ında tam da güzel bir ilkbahar günü aldım kuzularımı kucağıma.2450, 2550 gr doğdular. Miniktiler, güçsüzdüler. Çok şükür küveze falan girmeden hemen kucağıma verdiler ikisini de. Her şey yolundaydı. Benim mayalı poğaça gibi şişmiş ayaklarımı ve neredeyse hiç tutmayan ellerimi saymazsak. İkisi de  sorunsuz emmeye başladı. Neden bilmiyorum ,o anki ruh halimle hiç sorgulama gereği duymadım, hemen mama takviyesine de başladılar. Ben emzirdikten sonra hemen biberonla mama da veriyorlardı. Oğlumu yeni doğan bakım odasına götürüp geri getirdiklerinde burnuna hortumlar soktuklarını gördüğümde nasıl da dünyam başıma yıkılmıştı. Nedenini sorduğumuzda , yemesi gereken mamayı uzun sürede yediğini oysa mamanın belli bir sürede bitmesinin gerektiğini söylediler. Muhtemelen hastanenin bize ekstra masraf yazmak için yaptığı basit ve gereksiz bir müdahale!! Senin hikayeni okurken düşündüm. Dağhan doğduğunda yüzleştiğin sorunların yanında benimki devede kulakmış. Hani sen demiştin ya "şükredin diye yazıyorum bu kitabı" diye. Ben de şükrettim şimdiki aklımla, dokuz yıl öncesindeki o minicik sıkıntıya.

          Üç gün sonra iki minik bebekle evimize döndüğümüzde bizi zor ,zahmetli günler beklemişti diye düşünüyordum seni okuyana kadar. Oysa , tamam iki bebeğe aynı anda yetmeye çalışmak da zordu ama senin yaşadıkların yada benzerlerini yaşayan annelerin sıkıntısı yanında benimkiler neydi ki!!! Dokuz yıldır sağlıklı iki yavrum olduğu için defalarca kez şükretmişimdir. Ama seni ve Dağhan'ı okurken, yaşadıklarını görünce şükürlerimin basamak sayısı arttı arttı arttı. Bu farkındalığımı pekiştirdiğin için yine sana teşekkürler…

         Beni ikizlerimle gören herkes, ağız birliği etmişçesine " Ayyyy ne zor olmuştur büyütmek." dedi hep. Ben de çok zor bir şey başarmış olmanın gururu ile "Yaaaa sormayın , ben bu saatten sonra tek çocuğa tek ayak üstünde gözüm kapalı bakarım. " dedim onlara. Meğer zor değil keyifliymiş benim yaşadığım süreç. Zor olan senin başardığın. Önüne çıkan her zorluğun tek tek üstesinden gelişin. Dağhan için elinden gelenin hep daha fazlasını yapışın. Pes etmeyişin. Umudunu asla kaybetmeyişin. Dağhan senin gibi bir annesi olduğu için çok şanslı. Umarım bir gün benim sana yazdığım bu mektubu da okuma şansı olur.

      Şimdi artık gözüm kulağım hep Dağhan'da olacak. Her iyi gelişmesinde , her güzel haberde sizinle birlikte sevineceğim. Biliyorum ki benim gibi düşünen binlerce yürek var artık, binlerce insanın dualarındasınız. Dağhan'ı benim için koklaya koklaya öp lütfen. (Siva'yı da elbette. )Cesur yavrum inanıyorum tüm engelleri aşacak ve annesi için başaracak. Annesine en güzel hediyeyi verecek.

       Son olarak, ilk kez yaptığım bir şeyin bendeki garip duygusundan kurtulmak adına , şunları da söylemeliyim sana. Umarım bu mektubu garipsemezsin. Böyle tanışmadan etmeden lambur lumbur yazdım ama ,yazdıklarını okurken "Özge ile mutlaka konuşmalıyım. Onu yüreğimin en derininden anladığımı anlatmalıyım." deyince , çat kapı kapına dayanmaktan daha mantıklı geldi böylesi. Heyecanımı mazur gör. Sevgiyle , sevdiklerinle , sevenlerinle kal. Eksilmeden art inşallah. 

                                                                                                                          Özlem
                                                                                                                      19.11.2015

0 yorum:

Yorum Gönder