Milena'ya Mektuplar

8 Aralık 2014 Pazartesi

| | |
                                
          Yazılı iletişim iletişimin en zor şekli bana kalırsa. Çünkü karşınızdaki kişinin gözlerine bakmadan , mimiklerini görmeden , sesinin tonunu duymadan kendi ruh halinizle okuyorsunuz yazılanları. Bu nedenle de yanlış anlamaya çok müsait. Tek iletişim şeklinin mektup olduğu o yıllarda yaşanan aşklara o yüzden hayranım biraz da.  Ama bu kitaptaki aşk bana kalırsa başından sonuna kadar hastalıklı. Gerçekten de  mektupların her iki ucundaki insan da hasta ama benim bahsettiğim hastalık bu değil. Milena evli ve  kocasını seviyor da üstelik. Sanıyorum her insanın yumuşak noktası olan merak bir de hoş laflar okumak kendine dair ve egosunun okşanması onu Franz ile mektuplar üzerinden bir aşk yaşamaya itiyor. Öyle böyle değil ama her gün , hatta aynı günün farklı saatlerinde yazılıyor mektuplar. Biz sadece Franz'ın yazdığı mektupları okuyoruz. Milena'dan gelenleri göremiyoruz. Franz'ın  yazdığı mektuplardan Milena'nın ne yazdığını çıkarmaya çalışıyoruz. Bu da oldukça yorucu. Ayrıca mektupta da olsa sürekli konuşan bir adam beni ziyadesi ile sıktı. Bir kadına yakın olmak için odasındaki dolap olmaya razı olan  hatta o dolabı kıskanan bir aşık adam hayal edin. Her şeyin fazlası zarar derler ya aşkın da fazlası, karşıdan  bakanı  bile perişan edebiliyor. Karşılıklı acı çekmekten başka işe yaramayan bu hastalıklı sevdanın şahitleri  olan mektupları okumak isterseniz bu kitabı okuyun derim.

 fotoğraf : www.beatkusagi.com

       Bu kitaptan sonra da bir tespitimde yanılmadığımı görmek mutlu etti beni. Herkesin çok çok beğendiği , gerçekten çok güzel , şahane dediği kitapların bir çoğunu sevmiyorum ben. Hep bir ağızdan tüm insanlar bu eser inanılmaz başarılı diyorsa ben artık bir adım geri durmaya karar verdim. İnsanın kendisine acı çektiren hiçbir yere gitmeyen bir gönül ilişkisini bu kadar dramatize etmesi niyedir ki acaba ? Cidden anlam verebilmiş değilim. Yaşlanıyor muyum? Aşka inancımı mı yitiriyorum? Baştan olmayacak duaya âmin demek olduğunu anladığım  bir aşkın yazılı iletişimini okuduğum için mi keyif vermedi bilmem ama ben hiç sevmedim. Bana kalırsa ziyan olmuş iki insan , iki hayat😔 

      Ben neden okudum bu kitabı ? Kitap Ağacı okuma grubum ile Aralık ayı kitabımızdı ...Onlar sayesinde aklımın ucundan geçmeyen kitapları da okumuş oluyorum siz de katılsanıza ...



     Binlerce mektuptan minicik bir paragraf bile yetiyor bu kangren aşkı anlamaya. Buyurun kendiniz okuyun ve siz karar verin bu kitabı okuyup okumayacağınıza.😊

    "Aslında hep aynı şeyi yazıyoruz. Bir ben sana hasta olup olmadığını soruyorum , bir sen bu konuda yazıyorsun. Bir ben ölmek istiyorum , bir sen ; bir ben pul istiyorum , bir sen ; bir ben küçük bir oğlan çocuğu gibi ağlamak istiyorum , bir sen benim önümde küçük bir kız çocuğu gibi...Ve bir kez , on kez, bin kez, sürekli senin yanında olmak istiyorum, sen de aynısını söylüyorsun. Yeter artık, yeter. "


      Benim ilgimi yazılanlar ve yaşanan aşktan ziyade , yazılan mektupların yollanmasında  kullanılan yöntemler çekti. Bildiğimiz klasik postahaneye götürüp mektubunu postalama dışında bir de pnömatik posta var ki çok ilgimi çekti açıkçası. Biraz araştırdım, bakalım neler bulmuşum ? 

Prag'da 1887'de kurulan 60 kilometrelik pnömatik sistemin kontrol paneli


                                          https://eksisozluk.com/pnomatik-posta--2155334




         Yazarımız Franz Kafka herkes tarafından tanınan bir yazar. Adını bu kadar iyi bilirken kendisi hakkında neler biliyoruz acaba? Haydi gelin bildiklerimizi tazeleyip eksiklerimizi tamamlayalım...Buyrun Franz Kafka ...


Bu lafı eden birinin , yıllarca ümitsiz bir aşk için
gece gündüz mektup yazdığına inanmak cidden güç...


 
Yılın son ayı ,
yıl bitmeden daha çooook kitap okumak lazım...
Bol kitaplı günler diliyorum...


 

5 yorum:

NuR dedi ki...

Yazinizi cok begendim. Ben de herkesin cok begendigi kitabi pek begenmiyorum. -Bu sadece kitapla sinirli degil benim hayatimda gerci..-
Yine de sirf Kafka oldugu icin okumak istiyorum :)

Kitapkurduikizannesi dedi ki...

Keyifli okumalar diliyorum o halde size...Vakit ayırıp yorumumu okuduğunuz için teşekkür ederim...

minikare dedi ki...

Google da 4 sayfaya geldim ve ancak sizde güzel bir milenaya mektuplar yorumu okuyabildim.genelde arka kapaktan yada bilindik cümlerle yapılan yorumun dışına çıkmış ve beni de çok etkileyen pnömatik sistemden bile bahsetmsiniz.
Ben de ilk fırsatta yorumumu paylaşıcam blogumda..

Kitapkurduikizannesi dedi ki...

Sevgili meslektaşım, öncelikle zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkürler. Okuduğum kitaplarla ilgili yazılarımı, kitap özeti mantığı ile değil bende kalanları sizlerle paylaşmak için yazıyorum. Keyif almanız beni çok mutlu etti. Bir süredir yazma anlamında motivasyonumu kaybetmiştim. Yenilendi sayenizde, teşekkür ederim. Ortak paydamız kitaplar olduğu sürece daha pek çok satırda görüşeceğimizi umuyorum. Sevgiler…

minikare dedi ki...

Kesinlikle devam etmelisiniz :) zaman zaman ara vermek gerekir tabiki.birikim açısından özlemek açısından iyidir.
Yeni yazilarinizda görüşmek üzere

Yorum Gönder