Semaver

8 Kasım 2014 Cumartesi

| | |




          Öyküleri seviyorum. Ağzınıza bir parmak bal çalıp hemen bitiyorlar ya, o doymamışlık hissi hoşuma gidiyor.

          Öykü deyince Cengiz Aytmatov gelir benim aklıma çok sevdiğim için ama Sait Faik'in bizi anlatan öyküleri de ayrı bir lezzetli. Çok uzun zaman önce, okumuştum Sait Faik'in Semaver'ini. Ama Kitap Kardeşlerim Kasım ayında öykü okuyalım deyince hemen önerdim ben de ve sonuç ... Biz Kasım ayında Sait Faik Abasıyanık'tan Semaver okuyoruz. Ayrı bir güzel oldu Sait Faik'in Kasım ayında okunuyor oluşu. Neden derseniz ki dediniz bile biliyorum:)Kasım ayında doğmuş yazarımız. Günü konusuna değişik bilgiler var olsa da 23 Kasım olduğu üzerinde duruluyor...Biz de doğum ayında okuyarak doğum gününü kutlamış olalım Sait Faik Abasıyanık'ı. Rahmetle ve şükranla analım bu vesile ile.

  Özlemişim bu lezzetli öyküleri okumayı çok iyi geldi doğrusu. Semaver'i önermemin nedeni Sait Faik'in ilk öykü kitabı olması. Babasının maddi desteği ile basılmış bu kitapta yazdığı ilk öykü olan İpek Mendil de yer alıyor. Kitaba adını veren Semaver , anası ile yaşayan , anacığını bir de semaverleri seven bir fabrika işçisi olan Ali'nin anasını kaybettikten sonra hayattan ve semaverden vazgeçişinin öyküsü. Benim okuduğum  Kasım 2000 tarihinde basılmış on dokuzuncu baskı...Semaver ve Sarnıç tek kitapta toplanmış.Toplam 35 öykü var. Bunlardan 14 tanesi ..... Ben size niye anlatıyorum ki bunları? Sizin merak ettiğiniz, benim bu kitabı okurken hissettiklerim değil mi ?Kitabın beni çıkardığı yolculuk değil mi öğrenmek istediğiniz? Hepimiz her yeni kitaba yeni yolculuklara çıkmak için başlamıyor muyuz? 





            Ben önce bi düşündüm en son ne zaman şöyle mis gibi gerçek bi semaver çayı içtim diye ...Uzun zaman olmuş. Sanıyorum Pier Loti'de içmiştim...Ama tadı hala damağımda, kokusu hala burnumda olan semaver çayları var çocukken içtiğim. Çocukluğumun en güzel günleri.  Mis kokulu babaannem İzmir'de yaşıyor o zaman. Yazları geliyor Tekirdağ'a.Biz fırsat buldukça ki bu fırsat, çalışan anne baba çocuğu olunca ya on beş tatil ya da yaz başı henüz babaannem gelmeden önceki günler olurdu hep. Demek bir yaz başı gitmişiz. Hava güzel. Çocuk aklımla bana çok ilginç gelen Varyant'tan iniyor bindiğimiz taksi ve belki fuara belki de başka  bir çay bahçesine gidiyoruz. Bize her şey güzel o zaman. Çocuğuz ve galiba uslu çocuklarmışız ki büyüklerimiz çay içerken biz de eşlik ediyoruz onlara. Rahmetli dedem çay söylüyor masaya ...Bardakta geleceğine çaylar, şahane bi semaver geliyor masaya yanında da minik ince belli bardaklar. İlk defa görmüşüm semaveri hoşuma gidiyor. Aslında gazoz içerim hep ama özenip ben de çay istiyorum. Suyla karıştırılıp paşa çayı yapılıyor kardeşimle bana .Dedim ya çocuğuz gönül rahatlığı ve çocuk şımarıklığı ile üç şeker atıyorum minnacık bardağa. Sesli sesli karıştırıyorum şıngır mıngır ... Höpürdete höpürdete içiyorum...Babaannem limonsuz içmez çayını. Çantasından  ince ince dilimlenmiş limonlarını çıkarıyor, bi tane atıyor çayına...Mis gibi kokuyor limon. Mis gibi kokuyor her şey, her yer...Ne güzeliz...Ne güzel eski zamanlar...Şimdi düşünüyorum da semaver demek kalabalık demek ,birliktelik demekmiş aslında. Günümüzde çay  demlenmezken , bir fincan sıcak suya bir poşet sallama çay  konarak servis edilirken siz de benim gibi özlemiyor musunuz eski günleri?

           Nereden nereye geldim görüyor musunuz ? İşte böyle bu kitaplar ...Aman siz okuyorsunuz da ne oluyor ? Ben okumayı sevmiyorum sıkılıyorum, diyenlere...Herkesin seveceği bir kitap vardır. Lütfen bi yerden başlayın... 

 
                                      Semaver'i okumadan önce izlemeye ne dersiniz ?



      

   
                                               

         Doğum günün kutlu olsun üstad...
        Sen yazmasan biz ne yapardık ...
 İyi ki doğdun...
İyi ki yazdın...

      

0 yorum:

Yorum Gönder